Belçika Notları
Yelda ve
Adnan Kovuk`un Brüksel ve Brudge gezisinden notlar
Belçika 10
milyon nüfuslu, 30510 m2 yüzölçümü ile 1831 den beri monarşi ile yönetilen
küçük bir ülke. Hollanda, Fransa, Almanya ve Lüksemburg ile sınır komşuluğu
var. Flaman, Valonya ve Brüksel başkent bölgesi olmak üzere 3 bölgeye ayrılan
federal bir devlet yapısı var. Resmi dilleri Flemenkçe, Fransızca ve Almanca
olmakla birlikte İngilizce de konuşulan diller arasında. Cadde isimleri ve
trafik işaretleri hem Fransızca, hem de Flemenkçe.
Belçika
denince akla çikolata, dantel, bira, waffle, patates geliyor. Belçika
çikolatası ve waffle tadına bakmadan dönmemeniz gereken bir lezzet. Zaten
çikolata satılan dükkanların görüntüsü, waffle yapılan yerlerden gelen kokunun
cazibesi ayaklarınızı istemeden bu yerlere yönlendiriyor. Ayrıca çikolata,
hediye olarak da satın alabileceğiniz bir ürün Belçika da. Dantel ve goblen
malzemelerin satıldığı dükkanlar ise daha çok bayanların alışveriş tutkusunu
alevlendirecek nitelikte.
Belçika’nın
en önemli yiyeceği ise patates. Farklı türde pişirilmiş yaklaşık 200 çeşit
yemeği olduğu ve restoranlarda görebileceğiniz söyleniyor ama bizim gördüğümüz
ve yediğimiz tek çeşit kızartması oldu.
Belçika da
450`nin üstünde bira çeşidi var. Meyveli, açık sarı, hafif, kahve rengi, amber,
kırmızı, beyaz, trappist (manastır birası, manastırlarda rahipler tarafından
yapılıyormuş), doğal mayalanan çeşitleriyle, alkol oranı %4 ve %12 arasında
değişen biralar. İlginç olan ise bu biraların her birinin kendi özel bardağı
olması ve barlarda aynı tip bardakla servis yapılması. Bu arada bir barın bar
ismi alabilmesi için de en az elli çeşit bira satması gerekiyormuş.
Belçika da
ilk durağımız hem Belçika’nın, hem de Avrupa Birliği ile NATO’nun idari
başkenti olan Brüksel. Adı Flemenkçe de bataklıklar içinde ki yerleşim yeri
anlamına gelen Bruocsella dan geliyor. Brüksel’de ilk olarak gidilen yerlerden
biri Atomium , bir atom çekirdeğinin mikroskobik görüntüsünün 165 milyon kere
büyütülmüş hali. 102 metre yüksekliğinde ve 9 küreden oluşuyor. Küreler
birbirine çelik çubuklarla bağlanmış ve bu kürelerde restoran, sergi salonu
gibi yerler mevcut. Ama ne yazık ki vaktimizin azlığı sebebiyle ne Atomium
içine girebildik, ne de yakınında bulunan ve içinde Avrupa’ nın ünlü
yapılarının minyatürlerinin olduğu Mini Europe’ya. Brüksel de ki turistik
mekanlardan biri de Çin evi. Belçika kralı Çin’i ziyaret eden ilk Avrupa
lideriymiş. Bu nedenle jest olarak, Çin bu evi Belçika’ya hediye etmiş. Oldukça
gösterişli bir yapı. Burada kendiniz Çin deymiş gibi gösterecek fotoğraflar
çekebilirsiniz J
Brüksel’e
gidipte, simgesini görmeden olmaz tabii ki. Manneken Pis-İşeyen Çocuk heykeli
1619 yılında yapılmış.Bir köşede 60 cm büyüklüğünde ki ufak heykeli görünce
hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz bizim gibi. Her nedense hayalimizde havuz
ortasında kocaman bir heykel canlandırmışız. Bu küçük heykel hakkında bir çok
efsane varmış. Bunlardan biri kaybolan bir çocuk üzerine. Şehrin soylularından
birinin tek oğlu, şehir şenliklerinde kaybolur. Bir kaç gün sonra oğlunu bir
köşede işerken bulan soylu, bunu simgeleyen bronz heykeli oğlunu bulduğu yere
yapar. Bir diğer efsaneye göre ise evlerin ağaçtan yapıldığı dönemlerde, bir
çocuk şehri yangından işeyerek kurtarır. İşeyen çocuk heykeline belirli
tarihlerde elbiseler giydirirlermiş. Mesela Noel de Noel Baba kıyafeti gibi.
Yaklaşık 650 civarı kıyafeti varmış ve bu kıyafetler Brüksel Tarih Müzesinde
sergileniyormuş. Buradan dantel ve çikolata satan dükkanları gezerek, waffle
kokularını içimize çekerek Brüksel’ in en ilgi çeken yerlerinden biri olan ,
son derece gösterişli tarihi binaların bulunduğu büyük meydana – Grand place -
geçebilirsiniz. Bu binaların birçoğu meslek loncaları için kurulmuş bitişik
nizamda binalar. Okçu loncası, terzi loncası gibi . Bunlardan biri de
fırıncılar loncası ama adı burada kral yaşamadığı halde King’s house-kralın evi
denmiş. Bu meydanda ki diğer büyük yapı ise belediye binası. Bu bina da otel
olmadığı halde otel olarak isimlendirilmiş, Hotel de Ville. Dört köşeli bu
meydanın bir diğer özelliği ise gösteri , şenlik ve konserlerin de
yapılmasıymış. Belli dönemlerde kurulan devasa çiçek halısı da bu meydan da
yapılıyormuş. Bu meydana gelirken göreceğiniz bir anıt daha var. T’serclaes
anıtı ,adını bir şehir kahramanından alıyor. Bu anıtın kollarını veya yanındaki
köpeğin burnunu okşamak şans getirir,günün güzel geçermiş.
King’s house
arkasında ki sokakta ise deniz ürünlerinin bulunduğu bir çok restaurant
bulunuyor.
Belçika da
ziyaret ettiğimiz bir başka şehir Brugge . Akşam saatlerine yakın bir zamanda
ulaştığımız ve ertesi sabah ayrıldığımız bu şirin ve güzel şehri tam anlamıyla
görmek için 2 gün gerekli. Biz kısa sürede hızlı bir tur yaptık. Şansımız
otelimizin şehrin merkezi bir yerinde olmasıydı. Kuzeyin Venediği olarak
bilinen Brugge-Bruges Avrupa nın en güzel şehirlerinden biri. 9 yy da Vikingler
tarafından bulunan, ismi liman, geminin bağlandığı yer anlamına gelen
Brygga’dan gelen Bruges , bir orta çağ şehri gibi. Parke taşlı sokaklarda, taş
evler arasında, kanallar boyunca yürürken kendinizi ortaçağda hissediyorsunuz.
2000 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş.
Brugge
turumuzda ilk gördüğümüz yer otelimizin de bulunduğu t`Zand square . Bu
meydanda ki heykeller ve fıskiyeli havuz hoş bir görüntü. 4 adet heykel var.
Balıkçı, bisikletçi, Flaman bahçeleri ve 4 şehri (Bruges, Ghent, Antwerp,
Kortrijk) simgeleyen banyo yapan kadınlar. Buradan çikolata, dantel satan
dükkanları seyrederek geçtiğimiz caddeden başka bir meydana çıkabilirsiniz.
Market Square ortaçağda Brugge’ un ticari merkeziymiş. Bu meydanda ki en ilgi
çekici yapı Belfry Tower,83 m yüksekliğinde. Bu meydanda Noel sebebi ile
düzenlenen küçük baraka dükkanlar, buz pisti ve ışıklandırmalar gerçektende çok
hoştu. Bir de arada geçen faytonlar ayrı bir hava katıyor bu mekana. Buradan
Brugge’un diğer büyük meydanına Burg Square’a geçiliyor, buradaki yapılar da gerçekten
muhteşem.
Brugge’da da
Belçika’nın meşhur çikolata, goblen ve dantellerinin satıldığı bir çok mağaza
var. Ayrıca sadece Tenten’le ilgili eşyaların satıldığı bir mağaza da var .
Çizgi roman kahramanı Tenten’in memleketi Belçika.
Ara
sokaklarda gezerken bir mağazaya giriyoruz. Bize çok sempatik bir genç yardımcı
oldu bizim Türk olduğumuzu öğrenince de, Kuşadası’nda kendine ait bir yazlığı
olduğunu anlatıp resimler gösterdi. Bize son derece ilgi gösterdi, Belçikalı
olmasına rağmen sanki hemşerisi gibiydik.